Ücretsiz PDF İndirin ↓ https://drive.google.com/file/d/1uNAuzwrv1xO7SNc6iCYK4L170qZErhZO/view?usp=sharing
Article | Usage in English | Example Sentence | Meaning and Usage in Turkish | Turkish Translation |
a | Used before words that begin with a consonant sound and are singular. | I have a book. | Bir nesneden ilk kez bahsederken ve kelime sessiz harfle başlıyorsa kullanılır. | Bir kitabım var. |
an | Used before words that begin with a vowel sound and are singular. | She wants an apple. | Bir nesneden ilk kez bahsederken ve kelime sesli harfle başlıyorsa kullanılır. | Bir elma istiyor. |
the | Used before specific nouns, both singular and plural, known to the listener. | The car is new. | Dinleyicinin bildiği belirli bir nesneden bahsederken kullanılır. Hem tekil hem de çoğul nesneler için geçerlidir. | Araba yeni. |
the | Used before unique objects. | The sun is bright today. | Eşi benzeri olmayan, tek olan nesnelerden bahsederken kullanılır. | Güneş bugün parlak. |
the | Used before superlative adjectives. | She is the best student. | En üstün sıfatlarla kullanılır. | O, en iyi öğrenci. |
Examples and Sentences with Turkish Translations
A
Usage: Used before words that begin with a consonant sound and are singular.
Example: I saw a dog in the park.
Meaning and Usage: Bir nesneden ilk kez bahsederken ve kelime sessiz harfle başlıyorsa kullanılır.
Translation: Parkta bir köpek gördüm.
An
Usage: Used before words that begin with a vowel sound and are singular.
Example: She ate an orange for breakfast.
Meaning and Usage: Bir nesneden ilk kez bahsederken ve kelime sesli harfle başlıyorsa kullanılır.
Translation: Kahvaltıda bir portakal yedi.
The
Usage: Used before specific nouns, both singular and plural, known to the listener.
Example: The teacher gave us homework.
Meaning and Usage: Dinleyicinin bildiği belirli bir nesneden bahsederken kullanılır. Hem tekil hem de çoğul nesneler için geçerlidir.
Translation: Öğretmen bize ödev verdi.
Usage: Used before unique objects.
Example: The moon is full tonight.
Meaning and Usage: Eşi benzeri olmayan, tek olan nesnelerden bahsederken kullanılır.
Translation: Bu gece ay dolunay.
Usage: Used before superlative adjectives.
Example: He is the tallest in the class.
Meaning and Usage: En üstün sıfatlarla kullanılır.
Translation: O, sınıftaki en uzun kişidir.
A, An & The
Sentences with "a"
1. I have a cat. - Bir kedim var.
2. She bought a dress. - Bir elbise aldı.
3. He is a doctor. - O bir doktor.
4. We saw a movie. - Bir film izledik.
5. They live in a house. - Bir evde yaşıyorlar.
6. I found a wallet. - Bir cüzdan buldum.
7. She needs a pen. - Bir kaleme ihtiyacı var.
8. He wrote a letter. - Bir mektup yazdı.
9. We took a taxi. - Bir taksiye bindik.
10. They built a school. - Bir okul inşa ettiler.
11. I drew a picture. - Bir resim çizdim.
12. She made a cake. - Bir pasta yaptı.
13. He read a book. - Bir kitap okudu.
14. We planted a tree. - Bir ağaç diktik.
15. They have a car. - Bir arabaları var.
16. I bought a phone. - Bir telefon aldım.
17. She saw a bird. - Bir kuş gördü.
18. He opened a shop. - Bir dükkan açtı.
19. We cooked a meal. - Bir yemek pişirdik.
20. They designed a website. - Bir web sitesi tasarladılar.
Sentences with "an"
21. She has an idea. - Bir fikri var.
22. He ate an apple. - Bir elma yedi.
23. I saw an elephant. - Bir fil gördüm.
24. We need an umbrella. - Bir şemsiyeye ihtiyacımız var.
25. They found an egg. - Bir yumurta buldular.
26. She met an artist. - Bir sanatçıyla tanıştı.
27. He gave me an answer. - Bana bir cevap verdi.
28. I bought an ice cream. - Bir dondurma aldım.
29. We saw an eagle. - Bir kartal gördük.
30. They need an engineer. - Bir mühendise ihtiyaçları var.
31. She wore an orange dress. - Turuncu bir elbise giydi.
32. He wrote an essay. - Bir kompozisyon yazdı.
33. I received an email. - Bir e-posta aldım.
34. We rented an apartment. - Bir daire kiraladık.
35. They opened an account. - Bir hesap açtılar.
36. She drew an owl. - Bir baykuş çizdi.37. He found an error. - Bir hata buldu.
38. I saw an accident. - Bir kaza gördüm.
39. We have an appointment. - Bir randevumuz var.
40. They need an invitation. - Bir davetiyeye ihtiyaçları var.
Sentences with "the"
41. The sun is shining. - Güneş parlıyor.
42. The dog is barking. - Köpek havlıyor.
43. The book is on the table. - Kitap masanın üstünde.
44. The car is red. - Araba kırmızı.
45. The teacher is kind. - Öğretmen kibar.
46. The water is cold. - Su soğuk.
47. The movie was great. - Film harikaydı.
48. The cake is delicious. - Pasta lezzetli.
49. The house is big. - Ev büyük.
50. The phone is ringing. - Telefon çalıyor.
51. The bird is singing. - Kuş şarkı söylüyor.
52. The flowers are blooming. - Çiçekler açıyor.
53. The child is sleeping. - Çocuk uyuyor.
54. The sky is blue. - Gökyüzü mavi.
55. The music is loud. - Müzik yüksek sesli.
56. The food is ready. - Yemek hazır.
57. The road is long. - Yol uzun.
58. The park is beautiful. - Park güzel.
59. The store is open. - Mağaza açık.
60. The river is deep. - Nehir derin.
61. The cat is sleeping. - Kedi uyuyor.
62. The coffee is hot. - Kahve sıcak.
63. The stars are bright. - Yıldızlar parlak.
64. The book is interesting. - Kitap ilginç.
65. The game is fun. - Oyun eğlenceli.
66. The painting is old. - Resim eski.
67. The grass is green. - Çimen yeşil.
68. The bridge is tall. - Köprü yüksek.
69. The weather is nice. - Hava güzel.
70. The shoes are new. - Ayakkabılar yeni.
71. The beach is clean. - Plaj temiz.
72. The forest is dense. - Orman sık.
73. The computer is fast. - Bilgisayar hızlı.
74. The door is open. - Kapı açık.
75. The movie starts soon. - Film yakında başlıyor.
76. The lake is calm. - Göl sakin.
77. The moon is full. - Ay dolunay.78. The library is quiet. - Kütüphane sessiz.
79. The road is narrow. - Yol dar.
80. The shirt is blue. - Gömlek mavi.
81. The window is closed. - Pencere kapalı.
82. The garden is large. - Bahçe büyük.
83. The chair is comfortable. - Sandalye rahat.
84. The train is late. - Tren geç kaldı.
85. The ice is melting. - Buz eriyor.
86. The tree is tall. - Ağaç uzun.
87. The street is busy. - Sokak yoğun.
88. The jacket is warm. - Ceket sıcak tutuyor.
89. The picture is clear. - Resim net.
90. The milk is fresh. - Süt taze.
91. The clock is ticking. - Saat tıklıyor.
92. The river is wide. - Nehir geniş.
93. The light is bright. - Işık parlak.
94. The bell is ringing. - Çan çalıyor.
95. The pasta is cooked. - Makarna pişti.
96. The song is beautiful. - Şarkı güzel.
97. The engine is loud. - Motor gürültülü.
98. The sky is cloudy. - Gökyüzü bulutlu.
99. The mountain is high. - Dağ yüksek.
100.
The book is mine. - Kitap benim.
Commentaires